Son dönemlerde oyunculukta olduğu kadar güzelliği ile dikkat çeken Gizem Terzi Foods Digitale dergisine özel açıklamalarda bulundu. Yeni yıla iki önemli proje ile başlayan güzel oyuncu "Mutfakta çok başarılıyım yemek yemeyi de yapmayı da severim. Sanki yaşamak için kahvaltı, yaşamdan keyif almak için akşam yemeği" diyerek yemekle olan ilişkisini anlattı.
- Biz sizi tanıyoruz ama okuyucularımız için sizin ağzınızdan biraz kendinizden bahseder misiniz? Gizem Terzi kimdir? neleri sever?
Kendimi bilmeye başladığımdan beri oyunculuk ve dans ile uğraş halindeyim diyebilirim. Oyunculuk ve dans ile iç içe geçen bir hayatım oldu. Bunların dışında kahvesinden vazgeçemeyen, kendisi ile vakit geçirmeyi, yeni şeyler keşfetmeyi, öğrenmeyi seven biriyim. Bunlarla birlikte dostlarına bağlı, dostluğun emek olduğunu bilen, karşısına çıkan insanlardan ilham alan ve onlarda kendini anlamaya çalışan, hepimiz gibi bazen öyle bazen böyle, heybesi sırtında kendisi yollarda biriyim diye tanımlayabilirim dilim döndüğünce:
- Şu anda 2 proje ile gündem desiniz projelerinizi bir de sizden dinleyelim?
Beni çok heyecanlandıran iki proje, Keyifle bahsedeyim; Yazarı ve senaristinin Hasan Tolga Pulat olduğu 'Parçalı Yıllar' adlı sinema filmi projemiz var. Yeşilçam' da 1975-80 aralığında geçen süreci, içinde bulunulan toplumsal yapıyı karakterleri üzerinden beyaz perdeye aktaran, ,ilk okuduğum andan itibaren senaryosunu çok beğendiğim bir sinema filmi. Ben de dönemin kadın aktrislerinden birine hayat veriyorum. Berrin karakterini oynamak beni için çok keyifliydi, tüm süreç öyleydi. Beyaz perde de izlemek için sabırsızlanıyorum. Bir de aynı zamanda Gain platformuna çekilecek olan Mustafa Şevki Doğan'ın yöneteceği, ihanet ve entrikalarla dolu bir dünyada, “Kim dost, kim düşman” sorusuna yanıt arayan 'Başkan: Ev Hapsi' dizisinde 'Aylin' karakterine hayat veriyorum. En başta böyle bir kadro ile çalışacak olmak çok kıymetli ve heyecan verici benim için. Spoiler vermiş olmayayım, seyirci ile buluştuğunda ben de merakla izliyor olacağım.
- Oktay Kaynarca ile aynı projede buluştunuz? heyecanlı mısınız?
Pek tabii olmamak mümkün mü? :) Oktay Kaynarca, uzun yıllardır her yönüyle ile her alanda örnek teşkil etmiş bir aktör. Bir oyuncu olarak böyle bir usta ve başarılı isimle ile çalışacak ve ondan öğrenecek olmak çok değerli ve heyecan verici tabi ki. *çok fazla heyecan kelimesi kullandım, son dönemler benim için böyle heyecanlı geçmekte :)
- Sinema filmi projenize gelmek istiyoruz. Beyaz perde de önemli bir karakteri canlandırdınız? karaktere nasıl hazırlandınız?
Senaryoyu okuduktan hemen sonra o yıllar aralığında çekilmiş tüm filmlere ulaşmaya çalıştım. Birçoğu restore edilmiş. O anlamda çok şanslıydım. Elimden geldiğince hepsini izledim. Dönemi ve içinde bulunulan toplumsal yapıyı anlamak adına '1960-1980 Darbeleri Arasında Türk Sinemasında Düşünce Oluşumu ve Filmlerin Sosyolojik Görünümleri' gibi makalelerden tutun da aynı yıllar aralığında kadınlık rolleri üzerine yazılmış dergi kaynakları ve makalelerden okumalar yaptım. Sadece sinema dünyasında değil toplumsal düzeyde de hangi süreçte olunduğuna dair çok akılda kalıcı ve okumamı değiştiren bilgiler edindim. Aynı zamanda da karakterime yakın kadın oyuncuların röportajları ve varlık gösterdikleri her alandaki duruşlarını gözlemlemeye çalıştım. Tüm magazinleri, kıyafetleri, saçları, tercih ettikleri oturuş biçimlerine kadar..
- Sinema demişken sizin de Türkan Şoray kanunlarınız var mıdır? ya da asla oynamam dediğiniz karakter var mıdır?
Okuduğumda içime sinen her karakteri oynayabilirim. Her birinden eminim ki insanlığıma dair öğrenecek çok şeyim olacaktır. O yüzden bu soruya cevabım hayır. Çok sevdiğim bir söz vardır; Herkes kabı kadar su alır ummandan.. Ben de dilerim ki kabım geniş olsun. Daha çok öğreneyim, deneyimleyeyim...
- Tiyatroya sıcak bakıyor musunuz? ilerde sahnede olmak ister misiniz?
Sahneyi çok özledim. Tabi ki çok isterim. Oyunculuğa tiyatro ile başlamış biri olarak sahnede olmanın yeri bende hep ayrı olucak. Hatta bir süredir üzerinde çalıştığım bir kadın oyunum var. Çok da uzak olmayan bir zamanda seyirci ile buluşturabilmek niyetindeyim.
- Spor hayatınızda çok önemli beslenmenizi de aynı şekilde düzenleye biliyor musunuz?
Spor yapmak, dans etmek kısacası hareket felsefesinin içinde olmak benim vazgeçilmezim. İlk ve orta okul yıllarım Tekvando yaparak sonrası ise dans ederek geçti ve geçmekte. Aynı şekilde beslenmeme çok dikkat eden biriyim diyemem, yaşamak için yiyen biriyim ama kahvaltıyı atlamamaya çalışırım, damak zevki olarak genelde zeytinyağlı ve ev yemekleri yiyen abur cubur ya da fast food yemekten keyif almayan biri olduğum içinde kendi içimde bir denge tutturuyorum diyebilirim.
- Mutfakla aranız nasıl?
Sanki elim fena değil gibi :) En azından kardeşim böyle düşünüyor. Sağolsun her yeptığımı çok beğendiğini söyleyerek yer ki onun eli çok lezzetlidir. Ben de yeni keşfediyorum diyebilirim. Ama yemek yapmak keyifli geliyor. Şuyum güzeldir diye iddalarım yok çünkü her seferinde yeni bir tarif deniyorum. Son zamanlarda bir soya soslu mantarlı spaghetti tarifim var. Onda başarılıyım :)
- En çok sevdiğiniz yemek vazgeçemediğiniz?
Sanırım içinde patlıcan olan her yemek diyebilirim. Bir de her şey ile yoğurt yiyebilirim, yoğurt önemli :)
- Sabah kahvaltısını mı? akşam yemeği mi? Sanki yaşamak için kahvaltı yaşamdan keyif almak için akşam yemeği, ikisini birbirinden ayıramam gibi geldi.
- Boş vakitlerinizi nasıl değerlendirirsiniz?
Okumaya zaman ayırmayı çok seviyorum ama bu aralar bolca izliyorum. Bazen bir yönetmenin uçurtmasını tutup tüm filmlerini izliyorum bazen bir oyuncunun. Peşine takılanacak bir hikâye buluyorum mutlaka. Spor yaparak, dans ederek ve uzun uzun yürüyerek. En sevdiğim yürümek. Hüznümle, mutluğumla, hıncımla, eksiğimle tamımla yani tüm insani taraflarımla saatlerce yol yürüyebilirim..
Eklemek istedikleriniz?
Yeni yıla girdik. Dilerim hepimiz için kendi yolumuza çıkma cesareti gösterdiğimiz, huzurun, adaletin bizimle olduğunu hissettiğimiz, yollarımızın güzel insanlarla kesiştiği, neşe dolu bir yıl olsun.
Röportaj : Aygün Aydın Döğen